26 Nisan 2010 Pazartesi

Çevre sorunları ve etkileri

http://www.atasanmuhendislik.com/images/intro.jpg
1- Ekosistemlerin Bozulma Nedenleri (Çevre Sorunları) :
 Çevre sorunları, insanların yaşadığı problemlerden biridir çevre sorunlarının yani ekosistemlerdeki bozulmaların bir kısmı doğal yolla, bir kısmı da insan etkisiyle oluşur.
 İnsanlara ve ekosistemlere zarar veren doğal kaynaklı bozulmalar, su, toprak ve hava hareketleriyle oluşur. Su taşkınları, depremler, erozyon, volkanik hareketler (yanardağ patlamaları), fırtına, kasırga, uzun siren kuraklık ekosistemlerin bozulmasına yol açan doğal afetlerdir.
 İnsanlar, bulundukları ekosistemlerdeki (çevrelerindeki) canlı ve cansız varlıkları etkileyerek ekosistemlerin bozulmasına yol açarlar. İnsanlar, ekosistemlerdeki doğal varlıklarla iç içe yaşarken zamanla teknolojinin gelişmesi ve doğal kaynakların bilinçsiz kullanılması sonucu doğanın dengesi bozulmuş ve birçok çevre sorunu ortaya çıkmıştır.
 Hızlı nüfus artışı, bilinçsiz sanayileşme, düzensiz şehirleşme, doğal kaynakların bilinçsiz kullanılması, nükleer silahlar ve nükleer santral patlamaları, biriktirilmiş suların (barajlardaki suların) taşkınlara neden olması, orman tahribatı ve çığ gibi olaylar doğal denge üzerinde olumsuz etkiler yaparak çevre kirliliğine yani ekosistemlerin bozulmasına yol açan insan kaynaklı faktörlerdir.
 Hava kirliliği, su kirliliği ve toprak kirliliği ve nükleer kirlilik çevre kirliliği sonucu oluşan kirlenmelerdir.

 SORU : 1- Ülkemizi ve Dünya’mızı tehdit eden önemli çevre sorunları nelerdir?
 2- Ülkemizi ve Dünya’mızı tehdit eden önemli çevre sorunlarının sebepleri ve sonuçları nelerdir?
 3- Ülkemizi ve dünyayı tehdit eden çevre sorunları dünyayı nasıl etkiler?
 4- Ekosistemler zamanla neden değişip bozulmaktadır?
 5- Ekosistemlerdeki bozulmalar beraberinde hangi sonuçları getirin?
 6- Çok küçük bir ekosistemin zarar görmesi tüm dünyayı nasıl etkiler?

 2- Çevre Kirliliğine Neden Olan (İnsan Kaynaklı) Faktörler :

 a) Orman Tahribatı :
 Orman yangınları, ihmal, dikkatsizlik, kaçak yapılaşma ve arazi açmak için ağaçların bilinçsizce kesilmesi gibi sebepler yüzünden ormanlar tahrip olmaktadır. Bunun sonucunda ekosistemlerin doğal dengesi bozulmakta, ormanda yaşayan canlı türleri ve bu türlerin habitatları yok olmakta, toprak zenginliği kaybolmaktadır.
 (Ülkemizde orman yangınlarının kayıtları 1937 yılında tutulmaya başlanmıştır. Bu kayıtlara göre yaklaşık 1,5 milyon hektar ormanlık alan yok olmuştur).

 SORU : 1- Ülkemizdeki orman tahribi sadece ülkemizi mi etkiler?
 2- Orman tahribi nasıl engellenebilir?
 3- Ormanların kaybı hayatımızı nasıl etkiler?

 b) Çığ :
 Yüksek yerlerdeki karların şiddetli ses etkisiyle dağın yamaçlarına yuvarlanmasına çığ denir. Eğimli arazi üzerinde birikmiş büyük kar örtüsü, yer çekimi etkisiyle kaydığında çığ oluşur. Çığ genellikle bitki örtüsü olmayan, dağlık eğimli arazilerde görülür. Çığlar beraberinde toprak, taş ve ağaçları da sökerek götürür. Bu şekilde meydana gelen aşınma ve taşınma, toprağı verimsizleştirerek canlıların yaşamını tehlikeye sokar. Çığlar, tarım alanlarının veriminin düşmesine ve su kaynaklarının kirlenmesine neden olur.

 SORU : 1- Çığdan korunma yolları nelerdir?
 
 c) Nükleer Silahlar ve Nükleer Santral Patlamaları :
 Nükleer silahlar, nükleer kazalar ve bu kazalar sonunda ortaya çıkan nükleer atıklar kirlenmeye sebep olur.
 (1986 yılında yaşanan Çernobil Nükleer Enerji Santrali Kazası’nın yarattığı olumsuz etkiler, bu kirliliğin en canlı örneğidir. Bu olaydan ülkemizin en çok Karadeniz Bölgesi’nin etkilendiği tespit edilmiştir).

 SORU : 1- Nükleer kirlilik sadece belli bir bölgeyi mi etkiler?
 2- Nükleer kirliliğin canlılar ve onların çevreleri üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir?

 d) Biriktirilmiş Suların Taşkınlara Yol Açması :
 Barajların yıkılması sonucu oluşan taşkınlar, bitki örtüsüne, ekili alanlara toprağın verimli tabakasının taşınmasına neden olur.

 e) Aşırı Nüfus Artışı :
 Bir bölgedeki ya da ekosistemdeki nüfus artışını ya da azalışını o ekosistemdeki göçler, doğum ve ölüm olayları belirler. Nüfus artışının az olduğu dönemde insan tarafından çevreye verilen zarar doğal yollarla kendiliğinden düzeltilebiliyordu. Nüfus artışı fazla olduğu için;
 • Doğal kaynaklar aşırı kullanıldı.
 • Barınma amacıyla yeşil alanlar yok edildi.
 • Büyük kentler çevre kirliliğine yol açtı.
 • Araçların egzoz gazları hava kirliliğine yol açtı.
 • Soğutucularda kullanılan karbon maddesi ozon tabakasını inceltti.
 • Tarımsal alanlarda yapılan ilaçlamalar yararlı böcekleri de yok etti.
 • Evsel atıklar, lağım suları ve sanayi atıkları çevreyi kirletti.
 • Tarımda üretimi arttırmak için aşırı kullanılan gübreler çökerek toprağın ve yeraltı sularının kirlenmesine yol açtı.

 f) Plansız Sanayileşme :
 Nüfusun hızla artması sonucu sanayi gelişmiş ve bunun sonucu çevre (hava, toprak, su) zarar görmüş, kirlenmiştir.
 • Tarla ekmek için orman arazilerinin kesilmesi.
 • Artan kereste ihtiyacı nedeniyle ormanların kesilmesi.
 • Fabrika bacalarına filtre takılmaması.
 • Fazla ürün elde etmek için tarımda aşırı gübreleme ve ilaçlama yapılması.
 • Fabrika atıklarının arıtılmadan suya ya da toprağa verilerek su ve toprağı kirletmesi.

 g) Doğal Kaynakların Bilinçsiz Kullanılması :
 Bir ekosistemdeki hava, toprak, su, hayvanlar, bitkiler, yeraltı zenginlikleri ve doğal güzellikler o ekosistemdeki doğal kaynakları oluştururlar. Doğal kaynakların bilinçsiz kullanılması çevre kirliliğine yol açar.
 • Kimyasal ve biyolojik silahların kullanılması.
 • Gereksiz tarım ilaçları ve böcek öldürücülerin kullanılması.
 • Soğutucuların ve spreylerin fazla kullanılması.
 • Ev ve sanayi atıklarının çevreye dağılması.
 • Nükleer silahların ve radyasyona yol açan maddelerin kullanılması.
 • Kalitesiz fosil yakıtların (kömür, petrol, doğal gaz) kullanılması.
 
 3- Çevre Kirliliğinin Sonuçları :
 Hava kirliliği, su kirliliği ve toprak kirliliği ve nükleer kirlilik çevre kirliliği sonucu oluşan kirlenmelerdir.

 a) Hava Kirliliği :
 Atmosferde bulunan zararlı gazların (karbon oksitleri, kükürt oksitleri ve azot oksitleri) miktarının artmasına hava kirliliği denir. Hava kirliliğinin canlı ve cansız varlıklar üzerinde olumsuz etkileri vardır.
 Havayı katı ve gaz halindeki maddeler kirletir. Sanayi tesislerinden filtre edilmeden bırakılan gazlar, araç egzozlarından çıkan gazlar, fosil yakıtların (petrol, kömür ve doğal gaz) yanmasından oluşan gazlar (evlerin ısıtılmasında, taşıtlarda ve sanayi tesislerinde fosil yakıtların aşırı kullanılması sonucu) hava kirliliği oluşur. Hava kirliliği sonucu asit yağmurları oluşur, sera etkisi artar ve ozon tabakası delinir. Sera etkisi ve ozon tabakasındaki incelme, iklim üzerinde tüm Dünya’da (küresel boyutta) değişikliklere yol açar.
 Kullanılan fosil yakıtların oluşturduğu katı ve gaz halindeki atıkların (fosil yakıtların yanması ile havaya karışan karbon oksitleri, kükürt oksitleri ve azot oksitleri), suya ve su döngüsüne karışması sonucu bu atıkların yağış olarak yeryüzüne inmesine asit yağmuru denir.
 Güneş’ten gelen ışınların bir kısmı yeryüzü tarafından soğurulurken bir kısmı da uzaya geri yansır. Yeryüzünden yansıyan bu ışınların bir kısmı, atmosferde soğurularak havanın ısınmasına sebep olur. Güneş ışınlarının bir kısmının uzaya gönderilmesinin engellenmesine sera etkisi denir. Sera etkisine neden olan gazların (başta karbondioksit olmak üzere) miktarının artması, soğurulan güneş ışınlarının miktarının artmasına sebep olur. Bunun sonucunda atmosferin ve Dünya’nın sıcaklığı aşırı yükselir. Atmosferdeki sera etkisinin artmasına küresel ısınma denir. Küresel ısınma sonucunda buzullar erimeye ve okyanuslardaki su seviyeleri yükselmeye başlar ve küresel çölleşme gerçekleşir.
 Hava kirliliğine sebep olan (flora klora karbon gibi itici ve soğutucu olarak kullanılan) gazlar ozon tabakasının incelmesine sebep olur. Ozon tabakasının incelmesi sonucu Güneşin zararlı ultraviyole ışınları yeryüzüne ulaşır ve bu ışınlar biyolojik çeşitliliği olumsuz etkiler ve canlıların bağışıklık sistemini bozar. (Flora klora karbon gibi itici ve soğutucu olarak kullanılan gazların kullanılmaması konusu Brezilya'da ulusların imzasına açılmış ve iki ülke bu antlaşmayı imzalamıştır. Bu ülkeler Türkiye ve A.B.D.dir).

 1- Havanın Canlılar İçin Önemi (*) :
 1- Canlılar havasız yaşayamaz.
 2- Solunum için bazı canlılar (insanlar ve oksijenli solunum yapan canlılar) oksijene ihtiyaç duyarlar. Havadaki oksijen, suya ve toprağa geçer, buradaki canlılarda oksijen kullanır.
 3- Yeşil bitkiler, fotosentez yaparken havadaki karbondioksiti kullanır ve oksijen üretir.
 4- Havanın azotu bazı bitkiler tarafından, (azot bağlayıcı) bakteriler yardımıyla alınarak protein yapımında kullanılır. (Canlıların temel yapısını proteinler oluşturduğu için önemlidir).
 5- Havadaki su buharı canlılar için gereklidir.

 2- Hava Kirliliğinin Etkileri (*) :
 1- Solunum sistemi hastalıklarına neden olur. (Astım, bronşit, akciğer kanseri).
 2- Yeşil alanlar yok olur, tarım ve hayvancılık olumsuz etkilenir.
 3- Dolaşım sistemi hastalıklarına neden olur. (Kalp yetmezliği, damar tıkanıklığı).
 4- Kağıt, kumaş, sanat eserleri, tarihi kalıntılar, araçlar ve evlerin yıpranmasına neden olur.
 5- Kirli havada biriken kurşun oranı saçların dökülmesine neden olur.
 3- Hava Kirliliğinin Önlenmesi (*) :
 1- Sanayi tesisleri katı, sıvı ve gaz atıklarını arıtarak doğaya bırakmalıdır. (Yönetim bu gereçler için sanayi kuruluşlarına uzun vadeli ve düşük faizli krediler vererek kontrolü çevre örgütlerine devir etmelidir).
 2- Havayı kirletmeyen doğal gaz, rüzgar, güneş enerjisi ve nükleer enerji gibi enerji kaynakları desteklenmelidir.
 3- Bacalardan ve egzozlardan çıkan gazlar, yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak zararsız hale getirilmelidir.
 4- İnsanların yeşil bitkileri ve ormanları kullanmaları sağlanarak, yeşil alanlar çoğaltılmalıdır. (Evlerin çevrelerinin beton duvarlarla çevrilmesi yasaklanarak, belediyeler aracılığı ile mülklerin yeşil bitkilerle sınırlandırılması sağlanmalıdır).

 SORU : 1- Asit yağmurlarının çevremiz üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir?
 2- Sera etkisi hayatımızı nasıl etkiler?
 3- Asit yağmurları, sera etkisi ve ozon tabakasının delinmesi gibi Dünya’yı etkileyen bu çevre problemleri ülkemizi nasıl etkilemektedir?

 b) Su Kirliliği :
 Sanayi kuruluşlarının ve enerji üretim santrallerinin atıkları, nüfus artışı, şehirleşme, deniz taşımacılığı ve kazalar, asit yağmurları, foseptikler, çöplükler, tarımda kullanılan ilaçlar, doğal ve yapay gübreler su kirliliğine neden olur.
 Su kirliliği, tüm canlıların hayatını tehlikeye sokar. İçme ve kullanma suları daima temiz olmalıdır. Su kirliliğinden dolayı deniz, göl ve akarsularda her türlü üretim düşer, içme ve kullanma suyu bulmakta güçlük çekilir, suya bağlı ekosistemlerde doğal denge bozulur.
 Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili olduğundan deniz kirliliği de önem taşımaktadır. Sakarya ve Gediz Nehirleri, Akşehir Gölü ve Tuz Gölü, İzmit ve İzmir Körfezleri ile Marmara Denizi ülkemizde su kirliliğinin görüldüğü yerlerdendir.

 SORU : 1- Ülkemizdeki su kirliliği Dünya’yı nasıl etkilemektedir?
 2- Su kirliliğine nasıl çözüm bulunabilir?

 c) Toprak Kirliliği :
 Yerleşim alanlarından çıkan atıklar ve çöpler, sanayi atıkları, egzoz gazları, kimyasal (organik ve mineral) gübreler, tarımla mücadele ilaçlarının kullanımı, yanlış arazi kullanımı, su ve rüzgar erozyonu, ile ulaşım ağı toprak kirliliğine neden olur. Bir yerde belirli kalınlıktaki toprağın oluşabilmesi için milyonlarca yıl geçmesi gerekmektedir Bunun için doğal kaynaklardan biri olan toprağın çok iyi korunması gerekir.
 Son yıllarda (yirminci yüzyılın başından itibaren) modern tarıma geçilmesi ve sanayileşmenin hızlanması ile birlikte, toprak kirliliği de bir çevre sorunu olarak ortaya çıkmıştır. Toprak kirliliği ürün kalitesinin düşmesine, topraktaki organik ve inorganik maddelerin azalmasına ve dolayısıyla ekosistem dengesinin bozulmasına yol açabilmektedir.

 SORU : 1- Toprak kirliliği hangi çevre sorunlarını beraberinde getirir?

 4- Çevre Kirliliğinin Sonuçları :
 Çevre kirliliği sonucu;
 1- Dünya’nın coğrafyası değişir.
 2- Dünya’nın iklimi değişir.
 3- Erozyonlar oluşur ve toprağın verimini düşürür.
 4- Su kaynakları azalır ve kurur.
 5- Enerji kıtlığı başlar.
 6- Biyolojik çeşitlilik (canlı çeşitliliği) azalır.
 7- Beslenme sorunu doğar.
 5- Çevreyi Korumak İçin Alınacak Önlemler :
 1- Sanayileşmede çevreye zarar vermemek için gerekli tedbirlerin alınması gerekir.
 2- Canlı türlerinin ve nesillerinin devamının sağlanması gerekir.
 3- Bilinçli tarım yapılması gerekir.
 4- Ormanların yok edilmemesi gerekir.
 5- Su kaynaklarının kirletilmemesi gerekir.
 6- Geri dönüşümlü ürünlerin kullanılması gerekir.
 7- Tüketim maddelerinin geri dönüştürülebilecek şekilde kullanılması gerekir.
 8- Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması gerekir.
 9- Yenilenemez enerji kaynaklarının kullanılmaması gerekir.
 10- Eğitime önem verilmesi ve tutumlu olunması gerekir.
 11- Sürdürülebilir kalkınma yapılması gerekir.
 
 2- Uluslararası düzeyde çevreyle ilgili faaliyet gösteren önemli kuruluşlardan bazıları;
 • Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP)
 • Dünya Meteoroloji Teşkilatı (WMO)
 • Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO)
 3- Ülkemizde çevreyle ilgili faaliyet gösteren önemli kuruluşlardan bazıları;
 • Çevre Bakanlığı
 • Tübitak
 • Türkiye Ormancılık Derneği
 • Türkiye Bitki Koruma Derneği
 • Türkiye Erozyonla Mücadele
 • Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA)
 • Türkiye Çevre Eğitim Vakfı
 4- Zoolog :
 Hayvanların anatomik ve fizyolojik özelliklerini inceleyen, onları özelliklerine göre sınıflandıran ve çeşitli etmenlerin hayvanlar üzerindeki etkilerini araştıran kişilere zoolog denir. Zoologlar araştırmacı veya uygulayıcı olarak görev yaparlar.
 Araştırmacı olarak çalışan zoolog; yeryüzündeki hayvanların yaşayışlarım, doğal ortamları içinde gözlem yolu ile inceler. Hayvanların anatomik ve fizyolojik özelliklerini laboratuarlarda inceler ve elde edilen verilere göre hayvanları sınıflandırır. Hayvanların evrimini, fosilleri inceleyerek araştırır.
 Uygulama alanında çalışan zoolog; çeşitli ilaçların hayvanlar üzerindeki etkisini deneysel olarak inceler, tarımda böcekler ve diğer zararlı hayvanlarla mücadele yöntemleri geliştirir, milli parklardaki hayvanlar için uygun ortamlar oluşturulmasına çalışır, ülke dışına çıkarılmaya ya da yurt dışından getirilmeye çalışılan hayvan türleri konusunda görüş bildirir, hastanelerde doku ve hücre incelemeleri yapar.
 Zoolog olmak isteyenlerin üst düzeyde genel yeteneğe sahip, doğayı seven, canlılarla uğraşmaktan hoşlanan, meraklı ve iyi bir gözlemci, fen bilimlerine özellikle biyolojiye ilgili ve bu alanda başarılı, sabırlı, araştırmacı ve bilimsel meraka sahip ve estetik anlayışı yüksek kimseler olmaları gerekir.
 Zoologlar çalışmalarını laboratuarda ve açık havada yürütürler. Çalışırken biyologlarla, ziraat mühendisleriyle, veteriner hekimlerle, kimyagerlerle ve kimya mühendisleri ile iletişim halindedirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder