10 Nisan 2010 Cumartesi

Titreşim ve ses oluşumu ilişkisi

Titreşen bir nesnenin başlattığı titreşimler dizisine ses denir. Sesin oluşabilmesi için titreşim hareketi gereklidir. Titreşim bir nesnenin ileri geri hareketidir. Titreşim yapan ses kaynakları havayı titreştirir. Titreşen hava yayılarak kulağımıza gelir ve bir etki oluşturur. Böylece ses işitilir.
 Konuşurken elimizi boğazımıza dokundurduğumuzda gırtlağımızda bir titreşim meydana geldiğini hissederiz. Gırtlağımızda ses telleri adı verilen iki tane kas şeridi vardır. Konuşurken gırtlağımızdaki bu ses telleri hızla titreşir ve sesi meydana getirir.
 Ses telleri ne kadar hızlı titreşirse ses o kadar yüksek çıkar. Kadınların ses telleri kısa ve ince, erkeklerin ses telleri ise uzun ve kalındır. Bu yüzden kadınların ve erkeklerin sesleri birbirinden farklıdır.
 Saz, gitar, keman, mandolin ve davul gibi birçok müzik aletinde titreşim hareketi görülebilir. Ancak flüt, kaval, ney gibi birçok müzik aletinde titreşim hareketi görülmez.
 Saz, gitar, mandolin, keman gibi müzik aletlerinde titreşen teller ses çıkarır.
 Klarnet gibi bazı üflemeli müzik aletlerinin ağız kısmında ağaçtan yapılmış ince bir parça bulunur. Müzik aletine üflendiğinde bu parça aletin içindeki havayı titreştirerek ses çıkarır.

 Flüt, kaval, ney gibi üflemeli çalgılarda, klarnette olduğu gibi ağaçtan yapılmış bir parça yoktur. Bu çalgılara üflendiğinde aletin içindeki hava titreşerek ses çıkarır.

 Davul gibi vurmalı müzik aletlerinde deri bulunmaktadır. Deriye Vurulduğunda titreşerek ses çıkarır.

 Radyonun ya da televizyonun sesini işitebiliriz. Ancak çıkardıkları ses dalgalarını göremeyiz. Bu gibi aletlerin çıkardıkları sesleri etkilerinden anlayabiliriz. Örneğin, çalmakta olan bir radyoya şişirilmiş bir lastik balon dokundurduğumuzda, balonun titreştiğini görürüz. Balonun titreşmesi sesin bir enerjiye sahip olduğunu gösterir.
 Bazı opera sanatçıları çıkardıkları sesle bir bardağı kırabilir. Bir tür balina (ispermeçet balinası) ise çıkardığı sesle avını sersemletebilir, hatta öldürebilir.
 Ses ve İşitme
 Ses kaynaklarından çıkan ses, havada yayılarak kulağımıza kadar gelir ve kulak zarını titreştirir. Kulak zarındaki titreşimler kulağın iç kısımlarına iletilir. Bu titreşimler belirli bir ileti taşır. Bu iletiler beyne ulaştığında ses işitilmiş olur.

 Bir canlının kulağının büyük olması o canlının daha iyi duyabileceği anlamına gelmez. Fillerin kulakları insanlarınkinden çok büyük olmasına rağmen, ancak insanların işitebileceği sesleri işitirler. Fillerin kulaklarının büyük olması üzerlerine konan böcekleri uzaklaştırmalarına ve serinlemelerine yardımcı olur.
 Ses, havada yayılırken havayı oluşturan moleküllerin titreşmesine neden olur. Titreşen moleküller çevresindeki diğer moleküllere enerji aktarır. Ancak ses kaynağından uzaklaştıkça enerji aktarımında azalma meydana gelir.
 Bulunduğumuz odada çalışmakta olan televizyondan çıkan ses çok az enerji kaybederek kulağımıza gelir. Böylece televizyonun sesini kolayca duyabiliriz. Ancak televizyondan uzaklaştıkça sesini duymakta zorluk çekeriz. Bunun sebebi kaynaktan uzaklaştıkça sesin enerji kaybetmesidir.
 Aynı ses kaynağının ürettiği sesin farklı uzaklıklardan farklı şekilde duyulmasını sağlayan özelliğe sesin şiddeti denir.
 Kolumuz aşağıda iken kol saatimizin sesini işitemeyiz. Kol saatimizden çıkan sesler saatten çıktıktan sonra her yöne yayılarak enerjisini kaybeder. Çok az bir kısmı kulağımıza ulaşır.
 Kol saatimizi kulağımıza dayadığımızda saatten çıkan ses çok az enerji kaybederek kulağımıza ulaşır. Böylece kol saatimizin sesini işitebiliriz.
 Bir dosya kağıdını rulo yapıp bir ucunu kol saatinin üzerine, diğer ucunu kulağımıza dayarsak saatin sesini işitebiliriz. Ancak kağıt rulo çok uzun olursa saatin sesini işitemeyiz. Bunun sebebi sesin yol aldıkça enerjisini kaybetmesidir.

 Bazı hayvanlar insanların duyamadıkları sesleri duyar ve insanların çıkaramadıkları sesleri çıkarır.
 Yarasaların gözleri iyi göremez ancak kulakları çok iyi duyar. Yarasaların çıkardıkları sesler, çevredeki canlı ve cansız varlıklara çarparak geri döner. Böylece yarasalar varlıkların büyüklüklerini ve yerlerini algılar. Dolayısıyla yarasalar işitme duyulan sayesinde engellere çarpmadan uçabilir ve avlanabilir. İnsan kulağı yarasaların çıkardığı bazı sesleri duyamaz.

 Yunuslar yiyeceklerini ararken suda ses çıkarırlar. Bu sesler balık ya da balık sürüsüne çarparak geri döner. Böylece balıkların yerini öğrenen yunuslar avlanır.

 Yunuslar iyi göremez, koklama organları körelmiştir. Ancak işitme duyuları çok gelişmiştir. Yunuslar da yarasalar gibi insanların duyamayacağı bazı sesler çıkararak aralarında iletişim kurarlar.

 Kümes hayvanları, atlar ve köpekler insan kulağının duyamadığı bazı sesleri işitebilir. Örneğin; 1999 Marmara ve Düzce depremlerinde olduğu gibi şiddetli depremlerde oluşan sesleri insan kulağı işitebilir. Hafif şiddetteki depremlerde oluşan sesleri insan kulağı işitemezken bu hayvanlar işitebilir.

 İnsan kulağının işitemediği titreşimlerden günlük yaşamda pek çok alanda yararlanılır. Petrol arama, yer kabuğunu inceleme, tıp, endüstri ve haberleşme bu alanlardan bazılarıdır.

 Doktorlar insan vücudunu dinlemek için stetoskop kullanarak kalp ve akciğer hastalıklarını teşhis ederler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder