7 Nisan 2010 Çarşamba

Dolaşım Sistemi

http://www.sizinti.com.tr/images/konular/349/12.jpg
Dokuların oksijen ve besin ihtiyacını kar­şılayan, kanın vücutta dolaşmasını temin eden, kalp ve kan damarlarının meydana getirdiği sisteme dolaşım sistemi denir. Kan dolaşımında ortaya çıkan bir bozuk­luk dokuların ve organların çalışmalarım aksatır, hatta dokuların ölmelerine bile yol açabilir.Kan denilen besleyici sıvı, onu pompala­yan kalp aracılığı ile atardamar veya ar­ter denilen kan damarları içinde vücuda dağılmakta, arteriol denen ufak dallara ayrılmakta ve böylece kapalı bir boru sis­temi içinde akarak dolaşmaktadır. Çok ince kan damarcıkları yani kopiller deni­len kılcal damarlar doku hücrelerinin ya­nına kadar ulaşır. Bu son kademede kıl­cal damarlarla hücrelerin çevresinde do­laşan dokulararası sıvı (interstisyel sıvı) arasında difüzyon denilen bir geçiş meyda­na gelir. Kanın içinde küçük moleküllerden oluşan besin eriyikleri, oksijen ve su bazı fizik kurallarına uygun olarak kılcal damar çeperlerinden kolayca dokular arasına ge­çebilirler. Difüzyon denilen bu olayla be­sinler ve oksijen hücrelere girerken ya­pım ve yıkım ürünleri de ters yönden kana geçerler.
İnsanlarda kan dolaşımı büyük dolaşım ve küçük dolaşım (akciğer dolaşımı) ola­rak iki bölümden oluşur. Büyük dolaşım kalbin sol karıncığından çıkan,aort adı ve­rilen büyük atardamar ile başlar. Vücu­dun her tarafına dağıldıktan sonra ven denilen toplardamarlar aracılığıyla tekrar geriye dönen kan, sağ kulakçıkta büyük dolaşımı tamamlamış olur. Sağ karıncık­tan akciğer atardamarı yani pulmoner ar­ter ile başlayan küçük dolaşımda ise kan akciğerlerdeki alveol adı verilen küçük hava keseciklerine kadar gider. Akciğer­lerde havadan yeniden oksijen aian ve karbondioksit bakımından temizlenmiş olan kan kalbin sağ kulakçığına dönerek akci­ğer dolaşımını tamamlar.
Kanı damarlarda dolaştıran basınç, yani kan basıncı toplardamarlarda ve kılcal da­marlarda düşük, atardamarlarda ise yük­sektir. Kan basıncı veya tansiyon denilin­ce, esas olarak büyük atardamarlardan genellikle koldaki atardamarlarda ölçülen basınç anlaşılır. Kalbin kanı pompaladığı sıradaki basınç yani sistolik basınç yük­sek, kalbin kanı içine aldığı sıradaki ba sınç yani diastolik basınç ise daha düşük­tür. Sistolik kan basıncının derecesi esas olarak atardamar çeperinin esnekliğine bağlıdır. Esnekliğin kaybolduğu arterio-skleroz denilen damar sertleşmelerinde sistolik kan basmoı yüksek bulunur. Dias­tolik basınç büyük ölçüde çevresel diren ce bağlıdır. Kan basıncı milimetre cıva ile ölçülür ve mm./Hg. harfleri ile ifade edilir. İlk okunan basınç sistojik basıncı yani maksimayı, ikincisi ise diastolik basıncı yani minimayı gösterir. Halk arasında bu­na büyük ve küçük tansiyon denir. Ayrıaa mm. değeri yerine cm. değeri söylenir, ya­ni 120/80 mm./Hg. yerine 12/8 denir.
Dolaşım sisteminde arter basıncının 95/ 55 mm/Hg. altına düşmesine hipotansiyon denir. Bazı kimselerin arter basıncı düşük düzeye ayarlanmıştır ve bu sebeple pek şikâyetleri olmaz. Buna esansiyel hi­potansiyon denir. Bazı insanlarda ise tan­siyonun düşmesi halsizlik, kesiklik, baş dönmesi gibi belirtilere yol açar.
Yatar durumda normal olan arter basıncı­nın ayağa kalkınca 10 mm./Hg.’den fazla düşmesi halinde ortostatik veya posturol hipotansiyon söz konusudur. Vazomotor sistemde yani damarları yöneten sinir sis­teminde bir yetersizlik sonucu veya bazı ilaçlara bağlı olarak meydana gelir. Bu­nun sonucu baş dönmesi ve hatta beynin kısa bir süre kansız kalması sonucu bayıl­ma bile görülür. Vazomotor sistem hasta­lıkları arasında Buerger hastalığı, Raynaud hastalığı, akrosiyanoz, eritromelalji gibi damar bozuklukları sayılabilir.Dolaşımın birden iflas etmesi halinde şok veya kollaps denilen tablo meydana gelir. Kalbin dokulara gönderdiği kan hacminin azalması veya kanın yanlış dağılımı sonu­cu çevredeki dolaşım ileri derecede bo­zulur. Çeşitli nedenlerle oluşan şoklar var­dır ve bu tehlikeli durumdan organizma kendi imkânları ile kurtulamaz ise doktorun derhal yardım etmesi ve hastayı şok­tan çıkarması gerekir, aksi halde hasta ölebilir.
Damar sisteminde kan akımının kesilmesi çeşitli nedenlerle olabilir. Dokuların ezilme­si veya kesilmesi sonucu damarlar yırtı-labilir ve kan dışarıya veya doku içine akarak hematom dediğimiz kan toplanma­sı durumunu meydana getirebilir. Kanın damarlar içinde pıhtılaşması yani tromboz meydana gelmesi halinde de kan akımı yavaşlayabilir veya durabilir. Bu şekilde meydana gelen ven trombozları yani trom-boflebitler bazı hastalıklarda ve gebelik­lerde oluşan önemli komplikasyonlardır. Ayrıca gene bir kan pıhtısının damarı tı­kaması halinde ambolidenı söz edilebilir.
Trombotik veya embolik damar tıkanma­ları özellikle beyinde ve kalpte çok ciddi hastalıklara neden olurlar.
Dolaşım Sistemini Daha İyi Anlamak İçin Videomuzu Sonuna Kadar İzlemenizi Tavsiye Ederiz


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder